İslâm Terbiyesi Ve Tesettür
-Selim Sinan Öztürk-
17.08.1980 -MilliGazete
Şehirlerin açık saçık kıyafete büründüğü,plaj ların anadan üryan in-sanlarla dolup taştığı şu yaz günlerinde tesettü-rün önemi daha iyi an-laşılmaktadır.
İslâm,namuslu olma-yı emreder. Sınır tanı-mayan serbestliğe, açık saçık hayata as1a izin vermez. Fuhşa yol açan nesli darmadağın eden ve her türlü hastalığa zemin hazırlayan ser-best müşterek hayatın kötülüklerini ve zarar- larını da sosyologlar, psikologlar,tıp otorite-leri çeşitli vesilelerle anlatmaktadırlar.
Allah’ü Teâlâ insanı gayesiz ve başıboş ya-ratmamıştır. Zariyat sû-resi 56. ayette açıklan-dığı gibi insanın yaratı-lış sebebi Allah’a (CC.) ibadet etmektir. Müslü-man bir kimse,kadın ol-sun erkek olsun iman ettikten sonra imanın gerektirdiği şartları ye-rine getirmek mecburi-yetindedir. Yani her ha-reketini İslâma uydura-rak Allah’a teslim olu-şun iktizasını yerine ge-tirecektir.
İşte tesettür,bir kadı-nın müslüman oluşunun haya ve iffet sembolü oluşunun gözle görülür kesin bir belgesidir. Te-settür imanın gereğidir. İman etmiş olan insan-lar İslâmın bu kesin em rini yerine getirmeye mecburdurlar. Aksi bir hareket Allah’a isyan demektir.
- asırda felsefeci-ler, tabiat alimleri ve e-debiyatçılar, ıslahat ve tanzimat naralarıyla et-rafı velveleye vermeye başlamışlardı. Aslında bu feryadların arkasın-da acaip usul ve şartla-rıyla bambaşka bir me-deni nizam gizliydi. Fa-kat bu kadına kayıtsız sartsız bir hürriyet ama-cıyla yola çıkan ve yüz-lerce defa yıkılan, en-kaz haline gelen, büyük engellerle yolu tıkanan bir medeniyet. Cünkü bütün medeniyetlerin, kadınların tam hürriyet-lerini ele geçirmeleri ile mahvolup gittikleri tari-hin en gerçek olayların-dan biri olarak sabit-tir.(1)
Batının Etkisi
Edebiyatta roman-tizm ekolünün öncüle-rinden olan resmen bir adamın karısı olduğu halde her arzu ettiği er-kekle yattığı belirtilen Fransız kadın yazar George Sand’ın, genç-liği etkisi altına aldığı 1830’larda Osmanlı Devletinde Padişah ola-rak Sultan 2. Mahmud bulunuyordu. Bu yıllar Osmanlı içindeki azın-lıkların tesirlerini yavaş yavaş devlet mekaniz-masında hissetirmeye başladıkları yıllar ola-rak geçer.Sultan2.Mah-mud’un Hristiyan Av-rupa yaşayışlarını örnek alarak kılık kıyafet ala-nında, askerlik alanında kültür ve öğrenim ala-nında birçok ıslahat yaptığını ve bu devirde ilk olarak Avrupaya öğrenci gönderildiğini kaydeder bazı tarih-çiler.(2)
Bir yandan Müslü-man gençler Hristiyan Avrupanın kıskacında eğitim görürken bir yan dan da 1839’larda Lond ra elçiliğinden getirile-rek Hariciye Nazırı ya-pılan Mustafa Reşit Pa-şa, Padişah 1.Abdülme-cid’i tanzimatın ilânına zorluyordu. Nihayet da-ha Sultan 2. Mahmud zamanında esasları ha-zırlanmış olan tanzimat fermanı ilan edildi. Bu fermanla Müslüman bir ülkede Müslümanla Hı-ristiyan bir tutuluyordu.
Aslında batı medeni-yeti öz değerleri itiba-riyle İslâm nizamına zıttı. Fakat Müslüman-lar yapılan şiddetli pro-pagandanın tesiri altın-da kalmışlardı. Avrupa-ya göndeilen öğrenciler yabancı oldukları bu ha yatı şaşkınlıkla seyredi-yorlardı. Evvela Frenk illerinin süslü kadınları-nı gördüler. Bu kadınlar çok gösterişliydi